Herkese merhaba!


    Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve Gazetecilik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan tarafından düzenlenen online söyleşide gazetecilik etiği konuşuldu. Söyleşiye medya ombudsmanı Faruk Bildirici konuk oldu.


,Faruk Bildirici


    Prof. Dr. Süleyman İrvan konuğun akademik hayatını anlattıktan sonra konuğuna ilk olarak, “okur temsilciliği sizin için ne ifade ediyor?” sorusunu yöneltti. Faruk Bildirici,"1999'ların sonunda Türkiyede medyanın etik sorunlarının artması ve aslında bir yerde batağa saplanmasının ardından Türkiyede okur temsilciliği gündeme geldi. Ondan önce 1998 yılında Umur Talu öncülüğünde Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi kabul edildi ve ondan sonra Milliyet Gazetesinde Yavuz Baydar temsilci oldu.Sabah, Hürriyet, Cumhuriyet gibi gazetelerde de okur temsilcisi istihdam edilmeye başlandı bu durum uzun sürmedi. Günümüzde hiçbir gazetede okur temsilcisi kalmadı.Okur temsilciliği okur ile gazete arasındaki bir köprü işlevini görür."

"Ombudsmanlık kolay değil!"
Ombudsmanlığın ne kadar zor bir iş olduğunu ifade eden Faruk Bildirici, "Türkiye’de medyadan bağımsız bir medya ombudsmanlığı kurumu olsa ben çok yararlı olacağını düşünüyorum. Medyadaki ve iletişim camiasındaki insanlar medya ombudsmanlığı kurumunun gerekliliğini kabul edip destek verseler, buradan kurumsallaşmaya doğru gidilebilir” dedi.


   Prof.Dr. Süleyman İrvan’ın, “Siz medya ombudsmanı olarak bugüne kadar 50 yazı yazdınız ve yazdığınız yazılar büyük ölçüde dikkate alınıyor. Haber siteleri yazdığınız yazıları büyük ölçüde haberleştiriyor, fakat geleneksel medya bu konuda biraz uzak duruyor. Bu uzaklığın sebebi nedir?” sorusuna Faruk Bildirici,"Çeşitli nedenleri var. Mesela, 65 yaşın üzerindeki kişilerin değersizleştirildiği üzerine bir yazım vardı. Sağlık nedeniyle bu insanları korumak gerekiyor ancak bir yandan da bu insanları hayattan uzaklaştırmamak, suçlu gibi göstermemek gerekiyor. Ben bunu yazdım ve daha sonra 65 yaş için olumlu haberler çıktı. Ayrıca en son Akşam Gazetesi, 65 yaş üstüne konulan yasakların "kırık kalp sendromu"na yol açabileceği yönünde bir haber yayımladı. Yine Adana’da Suriyeli bir gencin polis kurşunuyla vurulması haberi ilk başta "Dur ihtarına uymadı diye vuruldu" şeklinde yazıldı. Ben dur ihtarı meselesinin doğru olmadığını, çünkü çocuğun göğsünden vurulduğunu ve gazetecilerin resmi açıklamalara hemen inanıp onları doğruymuş gibi yazmalarının yanlış olduğunu yazdım. Nitekim gencin kaçarken değil, durduktan üç metre sonra polis tarafından vurulduğu ortaya çıktı. Polis tutuklandı.

Sonrasında öğrencilerden gelen sorular yanıtlandı.Teşekkürler sunularak söyleşi sona erdi.









   










































Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gazetecilikte Dijital Dönüşüm

Dijital Medyada Haber

Gazetecilik ve Hakikat İlişkisi